Bina yapımı tadilatı

Bina yapımı, yoğun talep aldığımız bina tadilatları ve yarımadadaki sit zorlukları yüzünden ikinci planda kalmaktadır.Çevrenin iklim koşulları yüzünden binalar maalesef olumsuz yönde etkilenmektedir.Binalarınızı bu yüzden lisansı ve yeterli tecrübesi olmayan ellere teslim etmeyiniz.Görev ve ilkelerimizde vurguladığımız gibi 35 yıllık tecrübemiz ve geniş imkanlarımız sayesinde hizmet sunduğumuz aileler en büyük referansımızdır.Onlar memnuniyetini, anahtarlarını bizlere teslim ederek göstermektedir.Hizmetlerimiz bir bakıma anahtar teslimi yerine anahtar devralma şeklinde gerçekleşmektedir.

Korozyon ve Binalar

Metal ve alaşımlarının çoğunlukla sulu ve gaz ortamlardan oluşan çevreleri ile girdikleri elektrokimyasal ve kimyasal tepkimeler sonucu uğradıkları hasar korozyon olarak adlandırılır.

Doğada en düşük enerji seviyelerinde bulunan metal cevheri; hammadde, enerji ve yoğun emek harcanarak oksitlerinden arındırılır ve insanların kullanımına sunulur. Bu enerji seviyeleri yükseltilmiş metallerin çevreleri ile reaksiyona girerek doğadaki durumlarına dönme süreci korozyon olarak adlandırılır. Korozyonun önlenmesi açısından üzerinde durulmaya değer çok önemli bir olgu vardır. O da, ilke ve kriterleri yeterince bilinen koruma yöntemlerinin isabetli seçimi ve başarı ile uygulanmaları halinde korozyon kayıplarının küçümsenmeyecek ölçülerde azaltılabileceği gerçeğidir. Korozyondan korunma yöntemlerini iyi tanımak ve bunlar arasından en uygun olanını seçerek kurallara uygun şekilde uygulamak etkin bir koruyucu bakım anlamındadır. Korozyon, endüstrinin temel sorunu olarak gün geçtikçe önem kazanmakta ve korozyonla savaş kaçınılmaz bir zorunluluk haline gelmektedir; ancak korozyonun, metallerin doğada bulunan en düşük enerji seviyelerine dönme isteğinin sonucu oluşan doğal bir olay olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Korozyonu tam olarak yok etmek mümkün değildir. Korozyonla mücadelenin amacı, koruyucu önlemler alarak her türlü yapının işletme ömrünü mümkün olduğunca arttırmaktır.

Korozyon yavaş seyreden bir olaydır. Bu nedenle, zararlı sonuçlarının ortaya çıkması uzun zaman alır. Bu olgu, metalik yapıların tasarımında korozyonun gözardı edilmesinin başlıca nedenidir. Gerçekte, korozyon sanayide yatırım ve üretim maliyetlerini belirleyen başlıca etmenlerdendir. Bazı tahminlere göre, korozyonun bir ulusa maliyeti gayri safi milli hasılanın % 3.5-5.0'ine ulaşmaktadır. Türkiye için bu değerin % 4.5 'dan daha az olmadığına ilişkin tahminler vardır. Çevre kirliliği ve emniyet ile ilgili endişelerin giderek arttığı günümüzde, bilim adamları ve mühendislere düşen görev korozyonun etkin kontrolünü sağlayacak teknikleri geliştirip uygulamaktır.

Günümüzde yaşanan en önemli sorunlardan biri, korozyon ve doğurduğu sonuçlar hakkındaki bilgi yetersizliğinin endişe verici boyutta sürüp gitmesidir.Bu durumun düzeltilmesi gündemimizdeki en önemli konu olmalıdır. Açıktır ki, korozyona karşı verilecek uğraş, üniversiteler, endüstri, devlet ve sivil toplum örgütlerinin yer aldığı uyumlu bir yaklaşım içinde başarıya ulaşabilir.

Betonarme yapılarda özellikle donatılar korozyon etkisine maruz kalabilmektedir. Donatıda meydana gelen korozyon sonucu önemli kesit kayıplarının yanında donatı-beton aderansı da zamanla yok olmaktadır. Bunun sonucu bir bütün olarak çalışması gereken donatı ve beton birbirinden farklı davranmaya başlamaktadır. Taşıyıcı elemanlarda donatı korozyonu sonucu oluşan aderans düşüklükleri nedeni ile zamanla yapının taşıma gücünde önemli ölçüde azalma beklenebilir.

Beton içine su sızarsa, beton hazırlanmasında kullanılan katkı maddeleri ve zemin suyu içinde çözülmüş halde bulunan sülfat ve tuzlar betonarme sistemi yıpratmaya başlar (korozyon). Bunun sonucunda da beton içindeki donatılar paslanır ve korozyona uğrar.Temeli etkileyen bu su zaman içinde betonu kimyasal olarak etki ederek dayanımın azalmasına neden olur.

Belirttiğimiz bu durumlar sonucunda yapıda şu sonuçları görürüz.
1. Betonarme temel içindeki demir donatısının korozyonu sonucu donatının kesit alanı küçülür ve yapının dayanımı azalır.
2. Donatının korozyonu sonucunda pas artar. Yeterli pas payının bırakılmadığı kesitlerde betonun patlamasına neden olur. Betonun patlamasıyla paslanma artacağından yapının dayanımı zaman içinde azalır.
3. Su içinde bulunan kimyasal maddeler betonun yapısında bozulmalara neden olur. Betonun kalitesinin düşmesi sonucunda donatı ile betonun birbirinden ayrılmasına neden olur.

Korozyonun Oluşum Nedenleri

Betonarme yapılarda donatı korozyonu iki şekilde başlayabilmektedir [1].

Yukarıda verilen her iki durumda da korozyonun başlayabilmesi pas payı betonunun geçirimliliğine bağlıdır. Bu şekilde korozyona açık hale gelen donatıda, bu olayın sürebilmesi için gerekli olan iki etken oksijen ve nem de yine pas payı betonunu aşarak donatıya ulaşmaktadır. Bu durumda korozyon açısından betonun geçirimsizliğinin önemi ortaya çıkmaktadır.

Çatlakların Onarımı

Çatlaklar durmuş ise onarılabilir. çatlak onarımı kendi başına bir olay değildir. Çatlak etkiyen bir kuvvetin ya da bir dayanım yetersizliğinin ifadesidir. Çatlağa yol açan etki ortadan kaldırıldıktan sonra çatlak onarımı yapılmalıdır.

Öte yandan genellikle durmuş çatlak yoktur. Bütün çatlaklar açılır ve kapanır. Çatlakların genleşebilen strofor gibi esnek malzeme ile doldurulması oynamayı önleyebilir. ancak bu malzemenin üzerine konulan sıva bu harekete uymayabilir. Dolgu ve örtü için çekomastik gibi daha elastik bir malzeme uygun olacaktır. ancak çatlakların dikilmesi başka yerlerde yeni çatlakların oluşmasına engel olmayabilir.

1) Epoksi reçineleri : Epoksi reçineleri yapıştırma özellikleri çok iyi olan sentetik reçinelerdir. Suya, aside ve alkaliye dirençleri çok iyidir. Zamanla özelliklerini yitirmezler. Çatlağa doldurulmuş epoksi yapıştırıcısı, çatlağın yarattığı süreksizlik ortamını sürekli duruma dönüştürür. çatlağın her iki yüzünü çatlak boyunca sürekli olarak birbirlerine bağlar ve gerilme birikimlerini önler.

2) Epoksi ile onarım yöntemleri :

a) Epoksi enjeksiyon yöntemi 0.2-0.3 mm genişliğindeki çatlakların onarımı için uygundur. epoksi reçinesi donatı ile beton arasında açılmaları doldurarak donatı ile beton arasındaki aderansı arttırmaktadır.

b) Epoksi harcı ile doldurma ezilmiş ve paralannmış ve de dökülmüş betonları doldurmak için kullanılır. Epoksinin içine çok ince arega katılarak bir tür 'beton' elde edilir ve tahrip edilmiş betonun yerine konulmaktadır.

3) Epoksi ile onarımda taşıma gücü artışı: Epoksi doldurulmuş çatlak ara yüzeyinde oldukça yüksek bir çekme dayanımı sağlanmaktadır.

4) Çimento şerbeti: Çimento standartı (TS-24)'e göre çimento tanelerinin %95'i 200 ile 325 nolu eleklerden geçmelidir. çimento şerbetinin 0.1 mm. ve daha büyük çatlaklara girebilmesi olanaklı görünmemektedir. Ancak kılcal çatlaklara çimento şerbeti ancak basınç altında doldurulmalıdır.

5) Çimento enjeksiyonu : Çimento enjeksiyonu özellikle taşıma gücü zayıf olan moloz taş duvarlarda düşük basınçlar altında uygulanır.

6) Mekanik bağlayıcılar : Çatlakların epoksi reçinesi, çimento şerbeti ya da harçla onarımı genellikle artık genişlemeyen durmuş çatlakların doldurulması amacıyla yapılmaktadır. Çatlakta genişleme sürüyorsa çatlağın mekanik bağlayıcılarla dikilmesi gerekir.

ESKİ VE YENİ BETONU KAYNAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

Betonarme yapı elemanının onarım ya da güçlendirilmesinde eğer beton enkesidinin büyütülmesi gerekiyorsa daha önce dökülmüş beton ile yeni dökülen betonun birlikte monolitik tek parça olarak çalışması gerekir.

1) Basınç Kuvvetlerinin Aktarımı: Bu aktarımın sağlanması için eski betonun yüzünün pürüzlü bir duruma getirilmesi, yeni dökülen betonun eski betona iyi yapışması için taze betona hafif bir basınç (10 kg/cm2) uygulanması ya da özel bağlayıcı maddelerin kullanılması önerilmektedir. Püskürtme beton ya da özel beton kullanılması ile hemen hemen tam süreklilik sağlanabilmektedir.

2) Kesme kuvvetleri etkisi altında kaynaşma: Eski ve yeni betonun kesme kuvvetleri etkisi altında kaynaşması çok daha önemlidir. Farklı zamanlarda dökülmüş iki betonun ara yüzeyinin kesme etkisi altında kuvvet aktarımı betonların birbirine yapışması ve sürtünme ile gerçekleşmektedir.

3) Kama donatısı ile kaynaştırma: Eski ve yeni betonun ara yüzeyine dik yönde yerleştirilmiş filiz demirlerinin kama etkisi ile kesme kuvvetleri aktarabileceği bilinmektedir. Kama etkisinden yararlanılacak filiz demirlerinin eski betonda ankraj için açılacak yuvalara yüksek dayanımlı ve genleşen harç ile yerleştirilmesi gerekir.

4) Epoksi reçineleri ile kaynaştırma: Basınç altında eski ve yeni beton arasındaki yüzeyde kaynaşma hemen hemen %100 etkilidir.

DONATININ BETONA ANKRAJI

Donatının betona bağlanması için;

1) Ucu genleşen özel ankraj bulonu ya da

2) Epoksi gibi kimyasal yapıştırıcılar kullanılmaktadır.

Kaynak: 1insaat.com

 

Blog

Misafirlerimizden

İrtibat Bilgileri

Ofis:
Tokoğlu Mh. Uğur Mumcu Cad. No:40 Alaçatı
Ofis Tel : 0232 716 77 59

Atölye :
İsmetpaşa Mh. 6006 Sk. Kuranlar Sanayi Sitesi No:3 Alaçatı
Tel : 0542 2560360 Atilla Kuran
: 0542 5851142 Adnan Kuran
E-mail :
info@kuranlar.com
Yarence Hotel Alaçatı © 2015
facebook